Antalya falezlerinde bazı bölgelerin koruma statüsü değiştirildi
GÜNDEMAkdeniz Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nihat Dipova, falezlerin bir bölümünün "kesin korunacak hassas alan" statüsünden çıkarıldığını belirterek, "Bu koruma hassasiyetini azaltan ve o bölgelerde bir takım turizm uygulamalarına izin veren uygulama" dedi. Antalya falezlerinin dünya ölçeğinde nadir görülen jeolojik miras alanı olduğunu da hatırlatan Dipova, "Bu doğal yapıları korumak sürdürülebilir turizmi desteklerken, birtakım sınırlı işletmelerin kısa vadeli amaçlarla falezlere beton dökmesi, güneşlenme platformları yapması, asansör kurması ve tünel kazması bindiğimiz dalı kesmektir" dedi.
Akdeniz Üniversitesi Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nihat Dipova, Antalya falezleri üzerinde yapılaşmaya ilişkin önemli uyarılarda bulundu. Aynı zamanda Jeoloji Mühendisleri Odası Antalya Şubesi tarafından kurulan Jeomiras Komisyonu’nun başkanlığını yürüten Dipova, falezlerin dünya ölçeğinde korunması gereken jeolojik miras alanları arasında yer aldığını söyledi.
"Falezler sadece doğa değil, turizm için de bir değer"
Falezlerin jeolojik süreçlerle oluşmuş, ender jeomorfolojik yapılar olduğuna dikkat çeken Dipova, bu yapıların korunmasının sadece bilimsel değil, turizm açısından da büyük önem taşıdığını vurguladı. Dipova, "Jeomiras ve turizm aslında bir çelişki değildir. Tam tersine, jeoturizm kavramı bu iki alanı birleştirir. Antalya’da teknelerle falezleri izlemeye çıkanlar, bu doğal mirası deneyimlemeye geliyor. Tıpkı Kapadokya, Grand Canyon ya da Niagara Şelalesi örneğinde olduğu gibi. Bu doğal yapıları korumak sürdürülebilir turizmi desteklerken, birtakım sınırlı işletmelerin, kısa vadeli amaçları için bir yerlere gidip beton döktünüz, oraya güneşlenme platformları yaptınız, önüne bir asansör yaptınız, içine tünel kazdınız. Bu bindiğimiz dalı kesmektir" ifadelerini kullandı.
"Kaya düşmeleri doğal süreç ama yapılar risk altında"
Falezlerde zaman zaman yaşanan kaya düşmelerinin, bu doğal yapının oluşum sürecinin bir parçası olduğunu belirten Dipova, "Bu bloklar koparak dik yarlar oluşturuyor. Ancak tehlike, insanların bu süreci bilmeden falez ucuna çok yakın yapılarda uzun süre vakit geçirmesiyle başlıyor" diye konuştu. Dipova, bazı restoran ve işletmelerin hareketli kaya bloklarının üstüne inşa edildiğine dikkat çekerek, "Kışın dahi çatılı ve camlı yapılar insanlara güven veriyor ama risk altındalar. Bir kaya düşmesi onlarca insanın hayatını tehlikeye atabilir" uyarısında bulundu.
"Yapılaşmada yaklaşma sınırı şart"
Antalya’da geçmiş yıllarda yapılan bazı yapıların, mühendislik esasları göz ardı edilerek falez kenarına fazla yaklaştığını dile getiren Dipova, "Yapı yaklaşma sınırı diye bir kavram var. Bu sınırlar jeoteknik analizlerle belirlenmeli. Ancak Antalya’da ne yazık ki geçmişte bu tür hesaplamalar yapılmadan yapılaşmaya gidildi. Umarım bundan sonrası için aynı hatalar tekrarlanmaz" ifadelerini kullandı.
"Bazı falez bölgelerinin koruma dereceleri düşürüldü"
Antalyalıların büyük bölümünün falezlerin tamamının sit alanı olduğunu düşündüğünü ancak bunun doğru olmadığını ifade eden Prof. Dr. Dipova, şöyle devam etti: "Sit tanımları değişti. Bugün ’kesin korunacak hassas alan’ ve ’nitelikli doğal koruma alanı’ gibi yeni tanımlar kullanılıyor. Ne yazık ki bazı falez bölgelerinin koruma dereceleri düşürüldü. Hiç koruma altına alınmamış bazı bölgeler de var, herhangi bir koruma tanımı yapılmamış. Bazı sebeplerle de bu kesin korunacak hassas alan olan bölgelerin koruma tanımının düşürülerek ikinci dereceye karşılık gelen nitelikli koruma alanı derecesine düşürüldüğünü görüyoruz. Bu birkaç yerde oldu. Bu tabii koruma hassasiyetini azaltan ve o bölgelerde bir takım turizm uygulamalarına izin veren uygulama."
"Tahribat geri döndürülebilir, restorasyon şart"
Dipova, falezlerin bazı bölümlerinde yapılan güneşlenme platformu, beton dökümü ve çelik yapı gibi insan müdahalelerinin zamanla doğal yapıyı tahrip ettiğini belirterek, şu çağrıyı yaptı: "Bu müdahaleler kalıcı değil. Küçük tahribatları kaldırdığınızda falezler beş yıl içinde eski doğal haline dönebilir. Doğal yapılar için de restorasyon yapılabilir. Antalya falezlerinin tamamı için böyle bir proje başlatılmalı ve tüm bölge yeniden ’kesin korunacak hassas alan’ ilan edilmelidir."
İlginizi Çekebilir