Bilal Yüregir Yazdı Şef mi, Şef Taklidi mi?”
GÜNDEM“Şef mi, Şef Taklidi mi?”
Son zamanlarda bir moda çıktı: Eline bıçağı alan kendini şef, iki lokma yiyip telefon kamerasına “müthiş, harika, olağanüstü” diyen kendini gurme ilan ediyor. Oysa biz biliyoruz ki mutfak, öyle Instagram filtresiyle öğrenilen bir yer değil; sıcağı, teri, yanığı, sabahın köründen gecenin bir yarısına kadar süren mesaisiyle gerçek bir okul.
Bugün sosyal medyada herkes şef, herkes gurme. Ama işin garibi, mutfağın kokusunu içine çekmemiş, ocak başında tencereyle inatlaşmamış insanların “usta” diye anılması… İşte burada biraz durmak lazım. Çünkü bir tabağı süslemek kolaydır, ama o tabağın ardında yıllarca süren eğitim, emek ve alın teri vardır.
Ben sahte şeflere kızmıyorum aslında. Onlar da hayatın tuzu biberi, komik tarafı. Ama asıl kızdığım şey, yıllarını mutfağa adamış, gece gündüz çalışan gerçek şeflerin hakkının gölgelenmesi. Çünkü şeflik sadece yemek yapmak değil; bir ekibin kalbini yönetmek, mutfağın sıcağında bile soğukkanlı kalabilmek, başarısızlıktan ders çıkarabilmektir.
Ve gurmelik… Ah o gurmelik! Bir lokmayı ağzına alıp “efenim bu dana değil, bu öküz” demekle gurme olunmaz. Gurmelik, üreticinin alın terini bilmek, kullanılan malzemenin nereden geldiğini öğrenmek, damağını yıllarca eğitmekle olur. Gurme dediğin önce çiftçinin nasırlı ellerine teşekkür eder, sonra tabağa saygı duyar.
Şunu unutmayalım: “Şef” dediğimiz kavram, sadece aşçı değildir. O, aslında bir liderdir, bir öğretmendir, mutfakta dert dinleyen bir psikolog, kriz anında yangın söndüren bir itfaiyecidir. Bazen ekibine moral veren bir baba, bazen yeni başlayan çırağına yol gösteren bir ağabeydir.
Gençlere de buradan seslenmek isterim: Şef olmak istiyorsanız, kolay yolu seçmeyin. Çünkü kolay yoldan gidilen hiçbir mutfaktan gerçek lezzet çıkmaz. İlk gün eliniz yanacak, ikinci gün bıçağı yanlış tutacaksınız, üçüncü gün pes etmek isteyeceksiniz. Ama dördüncü gün o mutfak size bir şey öğretecek: sabır. Ve işte o sabırla pişen insan, gerçekten “şef” olur.
Sevgili okurlar, bu satırları yazarken aslında kızmıyorum, aksine gülüyorum. Çünkü biliyorum ki “gerçek olan” er ya da geç kendini gösterir. Kamera ışıkları söner, filtreler solar ama emek ve bilgi hep parlar. Bugün ‘şef’ pozu verenler, yarın yeni bir modanın peşinden koşar gider. Ama gerçek şefler, tarih yazar.
Son sözüm şu: Sahte şefler ve sahte gurmeler olabilir. Ama gerçek mutfak asla sahte olmaz. Çünkü ateş, kimseyi kandırmaz. Ya pişersin, ya yanarsın.
Ve unutmayalım: Sahte olan geçicidir, gerçek olan ise daima iz bırakır.
İlginizi Çekebilir