Hotel Kaleiçi Mille

Otelimiz, 1874 yılında Hristafyos ailesi tarafından inşa edilmiş, 150 yıllık tarihi bir Rum evidir. Hristafyos ailesi, yakındaki kaya kilisesinde görev yapan Hristiyan bir din adamı ailesiydi. O dönemlerde, Antalya limanı korsan saldırılarına açık olduğundan, bu kilise bölgedeki Hristiyanlar için acil durumlarda toplanma ve sığınma yeri olarak kullanılmıştır. Otelin içinden kiliseye kadar uzanan iki yer altı tüneli bulunmaktaydı. Mimari Kimlik ve Kültürel Önemi Binadaki açık balkon, Rum mimarisine özgü bir özelliktir. Osmanlı döneminde Rum ve Yahudi evlerinde bu tür açık balkonlar yaygınken, Müslüman aileler kadınların başörtüsü kullanması ve mahremiyete verilen önem nedeniyle genellikle “abi hayat” ya da “avlu” adı verilen iç avluları tercih ederdi. Kültürel Yaklaşımların Buluşması 1910 yılında yapı, zengin ve tanınmış bir terzi ailesi olan Barut ailesi tarafından satın alınmıştır ve bina günümüzde hâlâ bu aileye aittir. Satın alındıktan sonra yapının sol tarafına geleneksel bir Müslüman bahçesi eklenmiştir. Bu bahçede yer alan küçük bir fıskiye, nem oranını dengelemek ve huzur verici bir ses ortamı oluşturmak için tasarlanmıştır. Osmanlı’nın parlak dönemlerinde abi hayat bahçeleri oldukça büyük ve taş işçiliğiyle zenginleştirilmiş yapılardı. Ancak Rus-Osmanlı savaşından sonra yaşanan ekonomik çöküş nedeniyle bu bahçeler küçülmüş, yerini “cumba” adı verilen, genellikle ahşap olan kapalı balkonlara bırakmıştır. Sosyal Sembol ve Miras Cumba, zamanla öylesine güçlü bir statü sembolü hâline gelmiştir ki; Rum ve Türk kadınların büyük bir kısmı cumbasız evlerde yaşayan erkeklerle evlenmek istemezdi. Düğün zamanlarında, gelin tarafı bu beklentiyi karşılamak için bazen cumbalı evleri kiralar ve damat tarafını burada beklerdi. Binamız bu anlamda benzersizdir çünkü Yunan mimarisi, klasik Osmanlı dokusu ve geç dönem barok etkileriyle Osmanlı üslubunu bir araya getirerek sadece bir konaklama yeri değil, aynı zamanda bir kültürel miras alanı sunar.